Elazığ'da 6.8'lik depremde 5 katlı apartmanın enkazında kalan, 28 saat sonra minik kızı Yüsra ile çıkartılan, depremde eşi ve oğlunu kaybeden Ayşe Yıldız, yaşanan o anları ve oğluyla son konuşmasını anlattı. Anne Yıldız, "Oğlum, "Anne, bana yardım et. Hakkını helal et, ben şehit oluyorum. Benim uykum geliyor, ben yatıyorum" dedi. İğne deliği kadar bir yerden bir ışık geldi. Yeni bir umuttur, dünyaya açılan yeni bir penceredir diye düşündüm" dedi.
Elazığ'da 24 Ocak 2020'de meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremde Elazığ ve Malatya'da toplam 41 kişi hayatını kaybetti. Depremde merkeze bağlı Mustafa Paşa Mahallesi'nde bulunan Kalay apartmanı çökmüş, Yıldız ailesinden anne Ayşe (35), baba Hüseyin (36) ile çocukları Onur (12) ve Yüsra (4) enkaz altında kalmıştı. Anne Yıldız ve 4 yaşındaki kızı Yüsra, 28 saat sonra ekipler tarafından enkazdan sağ olarak çıkartılırken eşi ve oğlu ise hayatını kaybetmişti. Depremden sonra ayak ve bacaklarındaki zedelenmeden dolayı çok sayıda ameliyat geçiren anne ve kızı, Bızmişen Mahallesi'nde TOKİ tarafından inşa edilen konutlarına yerleşti. Büyük bir acı yaşayan anne Yıldız, depremin ikinci yıl dönümünde yaşanan o anları ve oğluyla enkaz altındaki son konuşmasını anlattı.
"Çocuğum için ayakta durmak, mücadele etmek zorundayım"
Her gün kaybettiği eşi ve oğlunun kendilerinden biraz daha uzaklaştığını kaydeden Ayşe Yıldız, "En son onlarla iki sene önce yan yanaydık. Şuan onar yoklar, biz tek kaldık. O gün çok zordu. Zaten o günü unutmak hiç mümkün değil. Her an aklımızdalar ama çocuğum için ayakta durmak, mücadele etmek zorundayım. O gece annem de bizdeydi 5 kişi oturuyorduk. Herkes gibi biz de kapıya koştuk. Eşimin cenazesi üstümdeydi. Çocuklarım da "Anne bizi kurtar" diye sesleniyordu. Benim acılarım vardı ama onların o çığlıklarını duyunca acılarımı unuttum" dedi.
"Anne, ben şehit oluyorum"
Oğluyla son konuşmalarını anlatan anne Yıldız, "Anne, bana yardım et. Hakkını helal et, ben şehit oluyorum. Son sözleri buydu. Benim uykum geliyor, ben yatıyorum dedi. Yattı daha da uyanamadı. Ben de çelik kapıya taş vura vura sesimi duyurdum ve beni fark ettiler. Çünkü bağıra bağıra sesim kısılmıştı. Kapıya vurduktan sonra duydular ve canlarını hiçe sayarak geldiler. İğne deliği kadar bir yerden bir ışık geldi. Yeni bir umuttur, dünyaya açılan yeni bir penceredir dedim. Orada kap karanlığın içine bambaşka bir ışık içeri girdi. Bir yandan oğlumla eşimi öldüğü için çıkmak istemiyor ölmek istiyordum. Sadece kızımı çıkarmalarını istiyordum. Diğer bir yandan da arkamda bir çocuk, bir umut var dedim" diye konuştu.
"Seni ve kızını kurtaracağız diyen JAK personeli ile tanışmak istiyorum"
Kendilerini kurtaran JAK ekiplerine teşekkür eden Yıldız, "Onlara ne kadar teşekkür ve dua etsem azdır. Onları unutmak mümkün değil, canlarını hiçe sayarak geldiler. Benimle konuşan kişi ile tanışmak isterim. Evet, bir defa gördüm ama o zaman tam tanışamadım. İnşallah, bir gün tanışmak nasip olur. Bizi kurtaranlar, Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ekibiydi. Beklerim gelirse çok mutlu olurum. Ben onlara ulaşamıyorum. Bir telefonla görüşsek bile çok mutlu olurum" şeklinde konuştu.